Yeşil Mutabakat ’tan öncelikle Demir-çelik, alüminyum ve çimento gibi sektörler etkilenecek.
Her ne kadar demir çelik sektöründe umut verici gelişmeler olsa da; TEPAV’ın ( Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) çalışması, firmalarımızın Yeşil Mutabakat ’a hazırlık düzeylerinin yetersiz olduğunu gösteriyor.
Yeşil dönüşüm alanındaki bilgi birikimleri de maalesef yetersiz.
Görünen o ki, en azından bu sektörlerde yeşil dönüşüme (yeşil mutabakat) hazırlık bakımından epey bir mesafe kat etmemiz gerekiyor.
Avrupa Komisyonu Temmuz 2021 yılında açıkladığı “Fit for 55-“55’e Uyum Paketi” ile Yeşil Mutabakat ile öngörülen değişim için atacağı somut adımları ve hayata geçireceği yeni düzenlemeleri dünyaya ilan etti.
Paket, 2030 yılına kadar Avrupa’da karbon salımını 1990 yılı düzeyinden yüzde 55 azaltmayı hedefliyor. Bu paketle birlikte, başta Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) olmak üzere yeni düzenlemeler de hayata geçecek.
İşin bizi ilgilendiren yönü ,bu düzenlemeler, kıta Avrupası ile de sınırlı kalmayacak.
SKDM, Avrupa Birliği dışında üretilip AB sınırlarına giren ürünler için AB bünyesinde üretilmiş olsalardı ne kadar karbon bedeli ödenecekse AB’ye ithal edilirken de aynı oranda bir bedel ödenmesini öngörüyor.
Bu yönüyle SKDM, bizim gibi Avrupa Birliği ile ticaret yapan ülkeleri ve firmaları da doğrudan etkileyecek.
TEPAV ‘dan yapılan açıklamaya göre:
‘Şirketler, Türkiye’de yapılacak düzenlemeleri görmek için bekliyor. Türkiye’nin karbon salımındaki azaltım için 2053 net sıfır hedefiyle Önümüzdeki yıl emisyon ticaret sisteminin nasıl tasarlanacağına ilişkin çerçeve ortaya çıkacak. Türkiye’nin iklim politikasının ne olduğunu idare açıklayacak. Elektrik sektöründe kömürden hızla çıkmazsak şirketlerin canını yakacak bir karbon fiyatı düzenlemesi tasarlamak zorunlu hale gelecek. Bu siyasi kararların
acilen alınması gerekiyor.” şeklinde.
Bu arada TOBB iş dünyası için karbon ayak izi hesaplama portalı hazırlıyor.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfının (TEPAV) geçen ay firmalara yönelik anketinde, her 4 şirketten yalnızca birinin karbon ayak izi hesabı yapabildiği belirlendi.
Araştırmalarda, 2026 yılında tamamen uygulamaya başlanacak olan sınırda karbon uygulamasından Çin ve Rusya’nın ardından Türkiye, dünyadaki üçüncü etkilenecek ülke olarak ortaya çıkmaktadır.
Sınırda karbon vergisinden dolayı en dezavantajlı konumdayız. Özellikle alüminyum, çimento, demir çelik sektörlerinde bu etkinin daha fazla görüleceği de beklenmektedir.
Bazı demir çelik sektörü firmaları da karbon ayak izini küçültmek için, cüruf atıklarını TSE’den onaylı olarak beton ve bitüm uygulamaları için alternatif agrega olarak kullanıcı sektörlerin hizmetine sunuyor.
Demir çelik sektörümüzdeki bu gelişmeler ışığında döküm sektöründe de yavaşta olsa hazırlık yapan firmalarımız bulunmakta:
- GES yatırımları yapılmakta.
- Kum geri dönüşüm tesislerine son dönemde yatırım miktarı artmakta.
- Baca gazları ile ilgili tesis içi değerlendirilmesi ve enerji olarak kullanılması için
çalışmalar devam etmekte.